20 Ocak saat 14.00’te Tünel’den Taksim
Meydanı’na!
Darbeci aklama mevsimi başladı!
Yıllardır darbelere karşı mücadele ediyoruz. Ses çıkartıyoruz, toplantılar yapıyoruz, vicdan mahkemeleri, eylemler, mitingler, basın açıklamaları düzenliyoruz.
Balyozcular aklanamaz!
Yıllardır darbelere karşı mücadele ediyoruz. Ses çıkartıyoruz, toplantılar yapıyoruz, vicdan mahkemeleri, eylemler, mitingler, basın açıklamaları düzenliyoruz.
Darbeleri, darbecileri ve
suçlarını teşhir ediyoruz.
Ama bir süredir, belki de bizler artık
sesimizi daha az çıkarttığımız için, kamuoyunda darbecileri aklamak için büyük
bir kampanya yürütülüyor. Ve sanki toplumun büyük çoğunluğunun sözcüsü bu
kampanyaymış algısı kasıtlı bir şekilde oluşturulmaya çalışılıyor.
Özellikle Balyoz davası kararı
açıklandıktan sonra gemi azıya alanlar, sanki bu ülkede hiç darbe olmamış ya da
olan darbelerin askerlerle hiçbir ilgisi yokmuş gibi, seslerini yükseltmeye
başladılar.
Balyoz darbe seminerinde açıkça İstanbul’un
üstüne çökmekten söz eden askerleri, insanları stadyumlara doldurmaktan söz
eden komutanları, “öncelikli iç tehditler” ilan eden üst düzey kuvvet
komutanlarını aklamak için her yönden harekete geçtiler.
Balyoz darbe planı davasından
ceza yiyen askerlerin, en eğitimli, en parlak subaylar olduğunu ilan ettiler.
Doğrudur! 27 Mayıs darbesi de, 12
Mart darbesi de, 12 Eylül darbesi de, 28 Şubat darbesi de en kötü eğitimi alan
askerlerin değil, en iyi eğitimi alan, temiz giyinen, çok dil bilen, ışıl ışıl parlayan
ordu komuta kademesi mensuplarınca gerçekleştirildi.
Ne yazık ki eğitimli ve parlak
olmak, cuntacı eğilimlere sahip olmamak anlamına gelmiyor. Darbe yapmak için
iyi eğitim almak, planlama yapma becerisine sahip olmak önemli şartlardan
birisi olabiliyor. Tıpkı eğitimli gazetecilerin, eğitimleri tartışma götürmez
rektörlerin, cuntacıların önünde eğilmekten bellerinde kalıcı hasar oluşan
yargı mensuplarının, bürokratların, ticaret odası başkanlarının, siyasi parti
başkanlarının eğitimli olmalarının darbe sever eğilimlerden kopmalarına
yetmemesi gibi.
Herkes bir Hitler olamıyor!
Onbaşılıktan militarist bir düzenin şefliğine yükselemiyor. Bazılarının darbeci
olması için eğitim alması şart!
Son dönemde yüksek sesle yapılan
yayınlara inanacak olursak, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan
darbelerinin bu ülkede gerçekleşmediğine inanmamız gerekiyor. Yüksek sesli
darbeci sever propaganda, “Vicdanlarımıza” çağrı yapıyor.
Oysa bizler beş yıl önce yılın en
uzun gününde ilk darbe karşıtı eylemimizi örgütlerken, zaten en çok vicdanlarımızın
sesine kulak kabarttık.
Çünkü darbe en vicdansız
eylemdir.
Darbeler “bir sağdan bir soldan”
idamlardır,
Demokrasinin askıya alınmasıdır,
Andıçlardır, tanklardır, “iç
düşmanları” imha etmektir, bazen Kürtleri, bazen başörtülüleri, bazen
sosyalistleri, bazen azınlıkları, bazen başbakanları öldürmektir.
Partileri kapatmaktır,
dernekleri, sendikaları, gazeteleri kapatmaktır.
Toplu işkencedir darbe.
Acımasız işkence.
İşte asıl vicdansızlık budur.
Bu yüzden, bir kez daha
vicdanımıza kulak kabartıyoruz ve 20 Ocak 2013 Pazar günü, Balyoz Darbe
Planı’nın Taraf gazetesinde açığa çıkartıldığı günün 3. Yıldönümünde tüm vicdan
sahiplerini, demokrasiden yana olanları, darbe mağdurlarını eyleme çağırıyoruz.
Vicdanları okşayarak yapılan
darbecileri aklama çalışmalarına izin vermeyelim. Hep birlikte “Balyoz
darbecileri aklanamaz” diyelim.
20 Ocak Pazar günü saat 14.00’te
Tünel’den Taksim’e yürüyoruz.
Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu